
Eğitimin Özgürleşmesi
Eğitim tekellerinin kırıldığı bir dönem başladı, devam ediyor, büyüyerek de ilerleyecek. Foucault’nun hapishanesi gibi okulun da doğuşu uzun bir yolun sonucunda hayatımızın merkezine dikilmiş koca ve soğuk bir imgenin ortaya çıkmasını sağlamıştı. Beton duvarları, koridorları, bürokrasisi, kırtasiyesi ile devlet ve tapınak temsili okulun içine savunmasız bir şekilde bırakılmış taze beyinlerimiz yönetici ve efendi temsili öğretmenin ellerinde günler, haftalar, aylar, yıllar boyunca güçlü bir mengenede sıkıla sıkıla sonunda bütün yaratıcı özünü, doğanın ona verdiği mucizelerle dolu potansiyelini yitiriyor; mezuniyet çöplüğünün bir parçası olarak, uyum sağlayacağı kısır ve yeteneksiz topluma karışıyordu. Bilginin özgürleşmesi medya ve internet aracılığıyla dramatik bir eğride ilerlerken artık bilginin karşılaştırılması ve “gerçek bilgi”ye ulaşmanın da yolları açıldı. Bilginin içeriğine gömülmüş politik, manipülatif ve kripto-dogmatik öğeler işlek zihinlerin tezgahında ayıklanarak bireyin bilme, yapma, sonuçlar çıkarma, analiz etme, değerlendirme gibi…